Vizyonumuz
''Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.''

  • DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Prof.Dr.Ali Fuat Kalyoncu
f.kalyoncu@fikir.news
Filiz Akın; Ankara Beypazarı’ndan Türkiye’nin gönlüne giden yolculuk
  • 0
  • 1490
  • 03 Ocak 2020 Cuma
  • +
  • -

Filiz Akın Türk sinemasının gelmiş geçmiş en güzel kadın oyuncularından biri, belki de en güzelidir.
Esas ismi olan Suna Akın olarak 2 Ocak 1943 tarihinde Ankara Beypazarı’nda doğmuş ve 3 yaşına kadar, babası hakim Sami beyin görev yaptığı Beypazarı’nda yaşamıştır. 5.5 yaşında ilkokula başlamış ve ilköğrenimini Ankara, Kızılay’da bulunan Sarar İlkokulu’nda tamamlamıştır. 7 yaşındayken annesi ile babası ayrıldı. Filiz Akın ortaokul ve liseyi Ankara TED Kolejinde burslu ve yatılı olarak okumuştur. Çok güzel resim yapan, kompozisyon yazan başarılı bir öğrenciydi.

 

Arkadaşları arasında çok iyi taklit yaparak, onları eğlendirmeyi seviyordu. 1960 yılında kolejden mezun oldu ve Ankara Üniversitesi Dil,Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde, devam mecburiyeti olmayan Arkeoloji bölümünde bir dönem devam etti ama sürdür(e)medi. Yaklaşık iki yıl, Amerikan Export Lines isimli bir New York merkezli seyahat şirketinin Ankara temsilciğinde çalıştı, burada deniz kısmı şefi oldu. İyi derecede İngilizce ve Fransızca biliyordu, İtalyanca da öğrenmeye başladı.

1962 yılında Ses mecmuasının düzenlediği yarışmaya resmini gönderdi ve birinci seçildi. Ancak ödülün kendisine ‘’Akasyalar Açarken’’ filminde oynarsa verileceği söylenince, ödülü almaktan vazgeçti. Dergi yöneticileri ve filmciler kendisini ikna etmek için istanbul’dan Ankara’ya geldiler ancak ikna edemediler. Ama filmin yönetmeni Memduh Ün de Ankara’ya kadar gelip ısrar edince, kabul etti. İşi ve üniversiteyi bırakıp, annesiyle birlikte istanbul’a taşındı. Kendisini seçen derginin yöneticilerine ve Memduh Ün’e güven duyması, sinemaya başlamasına yardımcı oldu.

1962 yılında ilk filmi olan “Akasyalar Açarken”i Göksel Arsoy ile birlikte çektikten sonra, herkesçe tanındı ve sevildi. Ardından dizi dizi gelen filmlerle, Türk seyircisinin gönlüne taht kurdu. Önce film yönetmeni Atıf Yılmaz ve ardından aktör Fikret Hakan ile nişanlandı. Ancak daha sonra 1964’de ünlü rejisör Türker İnanoğlu ile evlendi. Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik’le birlikte Kare-As olarak adlandırılan Yeşilçam’ın en büyük dört kadın yıldızından biriydi artık. 121 sinema filminin başrolünde oynadı. “Kolejli Kız” olarak anıldı. Türk sinemasının ilk sarışın Avrupai kadın yıldızı ve aynı zamanda en güzel ve zarif yüzlü kadınıydı. Ama sinema kariyerini kocasının şirketiyle sınırladığı için ciddi ve sanat yönü olan filmlerde yer alamadı.

Ahmet Tarık Tekçe’nin ölümü ve Hacettepe

Ahmet Tarık Tekçe+Filiz Akın ile ilgili görsel sonucu

27 eylül 1964’de Filiz Akın’ın da bulunduğu, eşi Türker İnanoğlu’nun kullandığı otomobil Karabük’e giderken Çiftlikısık mevkiinde trafik kazası geçirir. Arabada o zamanın meşhur kötü adamı ama çok sevilen bir artist olan Ahmet Tarık Tekçe de vardır ve ağır yaralanır. Son çevrilen filmlerinin galası için İstanbul’dan yola çıkmışlar, ancak arabanın lastiğinin yolda patlaması kazaya neden olmuş, kontrolden çıkan otomobil öndeki kamyona çarpmıştır. Filiz Akın ve eşine bir şey olmamış, arabanın şöförü de ölmüştür. Hemen en yakın hastaneye kaldırılan Ahmet Tarık Tekçe’nin komaya girmesi üzerine, ertesi gün Hava kuvvetlerinin bir helikopteri ile hemen Ankara’ya getirilmiş ve Hacettepe Hastanesine yatırılmıştır. Sonradan Trabzonlu olan Öztürk Serengil’in hemşeri olarak tanıdığı Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay’ı arayıp, yardım rica ettiği ve yaralı Tekçe’nin Hacettepe’ye sevkinin öyle gerçekleştiği öğrenilmiştir. Filiz Akın ve eşi de hastanede kontrol edilmiş ancak kendileri sağlıklı bulunmuştur. Arabayı olay anında kullanan Türker İnanoğlu hakkında soruşturma açılmıştır. Kazaya sebep olan rejisör Türker İnanoğlu, hastanede ”arkadaşımın yüzüne bakamıyorum” der, mutlaka çok üzgündür. Ahmet Tarık Tekçe ,Galatasaray Lisesi mezunu, çok sevilen bir kişidir. Rahmetli İzzet Barış hocamdan duyduğuma göre, Tekçe’ye Hacettepe’de iç kanama nedeniyle karın ameliyatı (abdominal laparotomi) de yapılmış ve o esnada bir böbreğinde tümör olduğu da görülmüştür. Ancak Tekçe komadan çıkamamış ve 5 Ekim günü kaybedilmiştir.

Filiz Akın Öldü

1969 yılı Mayıs ayında Filiz Akın, arkadaşı Necdet Tosun’un refakatinde, allerji tedavisi için Londra’ya gider. Filiz Akın’ın muhtemelen astım benzeri şikayetleri vardır. Demek o dönemlerde bu tip şikayetler için bile,  yurtdışına gidilmektedir. Ancak bu esnada, aynı hastanede tedavi olmakta olan, Filiz adındaki başka bir Türk hasta ölür. Bu kötü haber Türkiye’ye Filiz Akın öldü diye ulaşınca, aynı tarihte Adana’da yapılmakta olan Altın Koza Film Festivali’nde anısına saygı duruşu bile yapılır. Sonradan, bu olayın Filiz Akın’ın uzun yaşayacağına delalet ettiği yazılır ve öyle de olacaktır. Akın, 1971 yılında çekilen Ankara Ekspresi filmindeki Hilda rolüyle, Antalya Film Festivali’nde en başarılı kadın oyuncu ödülünün sahibi oldu. Filiz Akın, 121 sinema filminde başrol oynamıştır.

İlgili resim
1980’li yıllara doğru, dünya sinemaları gibi, yerli sinema endüstrisi de seks filmleri furyasına kayınca, film setlerine veda ederek 1976’da Türk sanat müziği şarkıcısı olarak, gazino sahnelerine çıktı.Sinemadan gelip “assolist” olan ilk isim oldu ama sonra “solistaltı” konumuna indi. Televizyon reklamlarına çıktı, tiyatroyu denedi. Bu süreçte kendisini beğenen ve izleyen, ancak aşkına cevap bulamayan Ankara merkezli aslen Urfa’lı ünlü mafya İnci Baba (Mehmet Nabi İnciler) tarafından 1979’da kalçasından bıçaklatıldı. Bu olay sonrasında uzun süre Paris’te yaşadı.1982 yılında Bubi Rubistein ile evlendi, bu evliliği 11 yıl sürdü. 1993’de ayrılan Akın, daha sonra tanıştığı MİT eski Müsteşarı Sönmez Köksal’la 1994 yılında evlendi. Nikah şahitleri, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk idi. Eşi Sönmez Köksal’ın Şubat 1998’te Paris büyükelçisi olarak görevlendirilmesiyle, Filiz Akın Paris sefiresi oldu. Paris’te bulundukları 4 yıl boyunca, Türkiye’yi tanıtmak amacıyla düzenlenen bir çok etkinliklerde gösterdiği özen ve çabaları ile Filiz Akın’ın kültürü ve zerafetiyle Fransızları etkilediği söylenmektedir.

Ciddi bir hastalık ve Hacettepe

2002’de yakalandığı nazofarenks kanseri nedeniyle, Teksas üniversitesi MD Anderson kanser merkezi’nde tedavi oldu ve bu hastalığı yendi.
Uzun yıllar sigara kullanıyordu. 2004-2007 yılları arasında, Sabah gazetesi’nde sosyal konulu köşe yazıları yayınlandı. Kansere karşı destek amaçlı başlattığı Sarı bilezik ve Mavi bilezik gibi kampanyalar oldukça başarılı oldu. Aktris, 2005’te hastalık sonrası deneyimlerini kaleme aldığı “Hayata Merhaba“, daha sonra da Filiz Akın ile Güzellik, Sağlık ve Genç Kalma Üzerine” isimli kitapları yayımladı. Kanser konusunda yapılan etkinliklerde yer alan Filiz Akın, Hacettepe Onkoloji Enstitüsü Vakfı’nın, Ankara dışından gelen maddi durumu Filiz Akın+Hacettepe Onkoloji Enstitüsü Vakfı ile ilgili görsel sonucuyetersiz olan kanser hastaları ve yakınlarının, tanı ve tedavi süresince konaklama ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan, Hacettepe Umut Evi’nin 8 Şubat 2006 tarihindeki açılışına da katılmıştır. Filiz Akın, merkezi Amerika’da olan Starkey İşitme Vakfı onursal başkanı olarak, Türkiye’de İşitmeyen Kalmasın adlı bir kampanya başlatıp yürüttü ve sosyal güvencesi olmayan 2000 civarı çocuğu, işitme cihazı sahibi yaptı. 2006 yılında Beypazarı Belediye Meclisi, Başkan Mansur Yavaş’ın önerisiyle 3 yaşına kadar yaşadığı sokağa ismini vermiştir. Filiz Akın, halen TED üniversitesi mütevelli heyet üyesidir.

Kendisine uzun ve sağlıklı yıllar diliyorum.

 

Prof.Dr.Ali Fuat KALYONCU

Hits: 931

Lütfen Beğeninizi Paylaşarak Bize Destek Olunuz
Sosyal Medyada Paylaşın: