Vizyonumuz
''Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.''

  • DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Prof.Dr.Ali Fuat Kalyoncu
f.kalyoncu@fikir.news
Osmanlı’da Klasik Batı Müziği ve Opera-3
  • 0
  • 1085
  • 31 Temmuz 2020 Cuma
  • +
  • -

 

 

Sultan Abdülmecit

Ülkede başlayan batılılaşma hareketi II. Mahmud ’un oğlu Sultan Abdülmecid’in (1839-1861) döneminde belki de artarak ve yerleşerek sürmüştür. Abdülmecit, zaten çocukluğundan beri sarayda Donizetti’nin müziğini dinleyerek ve severek büyümüştür. Bu dönemde İstanbul’da batılı anlamda müzik eğitim kurumları ve konser salonları açılmaya devam etmiş, o yılların en ünlü bestecisi Franz Liszt gibi bir çok Avrupalı ünlü besteci Osmanlı sarayında konserler vermiştir. Liszt, İstanbul’a 1847 yazında konser vermek üzere gelmiş, eski Çırağan Sarayında, Ahmed Fethi Paşa’nın yalısında ve bugünkü Beyoğlu olan Pera’da Rus elçiliğinde özel ve halka açık konserler vermiştir. Gelenler arasında Leopold de Meyer, Eugene Vivier, Henri Wieuxtemps ve August d’Adelburg gibi önemli dönemin ünlü virtüözleri bulunmaktadır. Bu konserler çeşitli Avrupa gazetelerinde haber olmakta ve müziğin hamisi Padişah ve Osmanlı’nın prestiji artmaktadır. Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen İstanbul’u ziyaret ettiğinde yazdığı gözlemlerinde; Cuma selamlığı sırasında bandoların belirli aralıklarla Rossini’nin en tanınmış eseri Wilhelm Tell’den parçalar çaldığından bahsetmiştir. Demek Halife Abdülmecid, rahatlıkla cuma namazına Rosssini’nin opera müziği eşliğinde gitmekteydi. Ülkenin modernleşme çabası her ortamda takdirle karşılanmaktadır.

Müsika-i Hümâyûn’da bando ve opera yanısıra senfonik orkestra ve bale çalışmaları başlamıştır. Babasının döneminde 20 kişi ile başlayan saray bandosu, Abdülmecit döneminde 90 kişilik bir konservatuar ve orkestra haline gelir. Sarayda genç kızlardan oluşan fanfarın yanısıra bir de bale grubu kurulur. Büyüyerek 80 kişiye ulaşan kadınlar orkestrası da Sultan’a düzenli konserler vermektedir. Piyano ve klasik batı müziği İstanbul’da hızla yayılmakta, evlerdeki haremlerden müzik sesleri yükselmektedir. Abdülmecid’in gelini Arife Kadriye Sultan, piyano için besteler yapmaktadır.

Halk için temsillerin yapıldığı ilk Tiyatro-yu Hümâyûn statüsünü kazanmış sahne olan Naum kardeşlerin Pera’daki binaları 1847’de yandığında Abdülmecid onlara İstiklâl Caddesinde bir arsa vermiş ve onlar da buraya görkemli bir bina yaptırmışlardı. Yeniden açılan Naum Tiyatrosu 1870 yılında yanana kadar burada temsiller düzenli olarak sergilenir. Sonra yerine bugünkü Çiçek Pasajının olduğu bina yapılır.

Padişah Abdülmecid devrinde İstanbul’a çoğunlukla İtalya’dan operalar gelmiş, eserler Paris ve Londra gibi yerlerden önce İstanbul’da sahneye konmuştur. Ünlü besteci Verdi’nin Ernani operası 1844 yılında yazılmış ve bu eserin premiyeri 1 Şubat 1846 tarihinde İstanbul’da olmuştur. Rossini’nin ve Gaetano Donizetti’nin operaları da İstanbul’da sergilenmiştir. Verdi’nin Otello’su; Rossini’nin Sevil Berberi, Hırsız Saksağan, Musa Mısır’da ve Semiramide operaları İstanbul’da defalarca sahnelenmiştir. 1848’de sarayda konser veren Belçikalı kemancı Henri Wieuxtemps anı kitabında entersan izlenimlerini anlatır. 1849 yılında ünlü vals bestecisi Johann Strauss, Sultan Abdülmecid’e kendisi için yaptığı bir bestesi için ve yine ünlü bir besteci olan İtalyan G. Rossini padişaha ilettiği marşları için nişan ve hediyelerle ödüllendirilmiştir. Yani Padişah bir anlamda Avrupalı tüm krallar gibi, bestecilerin sponsorluğunu da yapmaktadır.

Dolmabahçe Sarayı tiyatrosu olarak bilinen yapı 1858 senesinde Abdülmecid’in resmi açılışıyla faaliyetine başlamıştır. Bu tarihteki ilk saray tiyatrosudur. Birçok ünlü opera’nın sahnelendiği bu tiyatronun açılışından altı sene sonra çıkan bir yangında içi tamamen zarar görmüş, yirminci yüzyılın ilk yarısındaki imar çalışmaları sırasında da ortadan kaldırılmıştır. 1861’de İstanbul’a gelen keman virtüözü ve besteci D’Adelburg da erdiği konserde padişaha Aux Bords du Bosphore (Boğaziçi Kıyılarında) isimli beş bölümden oluşan büyük orkestrasyonlu bir senfoni-fantezi sunmuştur.

Donizetti’nin vefatından sonra yerine Naum Tiyatrosu orkestra şefliği yapan Callisto Guatelli getirilmiştir. Guatelli, kısa bir dönem Abdülmecid’le, sonrasında da Abdülaziz, V. Murad ve II. Abdülhamid gibi Osmanlı’nın son dönem tüm önemli padişahlarıyla çalışmıştır. Onun da amacı, Donizetti gibi, batı müziğini Osmanlı sarayı ve halkına tanıtmak ve sevdirmektir. Abdülmecid devrinde kendisinin yoğun ilgisi, maddi ve manevi desteğiyle batı müziği, Osmanlı topraklarında büyük bir gelişim göstermiş, yapılan temsillerle Avrupa’nın önemli kültür merkezleriyle neredeyse eş konuma gelinmiştir.

Sultan Abdülmecid döneminde yaşanan çok önemli olaylardan biri de Kırım Savaşı’dır. 1853’de Osmanlı-Rus savaşı olarak başlamış ancak sonra İngiltere, Fransa ve Piyemonte-Sardinya’nın Osmanlı tarafında savaşa girmesiyle, bir tür Avrupa Birliği’nin Rusya ile yaptığı bir savaş haline gelmiştir. İstanbul bu dönemde Avrupa ordusunun merkezi konumundadır. Şehirde ilk kez kadınlı erkekli bir arada balolar, müzik ve tiyatro gösterileri sergilenmektedir. Halk, hiç görmediği batı kültürü ile tanışmakta ama giderek alışmakta ve sevmektedir. Kağıt üzerinde kazanan tarafta olmasına rağmen, Osmanlı bu savaştan çok büyük zararla çıkacaktır. Çünkü aldığı büyük borçları ödeyemeyecek ve 1881 yılında II. Abdülhamit döneminde Düyunu Umumiye idaresinin kurulmasıyla, Avrupalı devletlerin mali denetimi altına girip, ekonomik bağımsızlığını kaybedecektir. Bu borçların ödenmesi ancak Cumhuriyet döneminde bitirilecektir.

Fonda dinlemekte olduğunuz Mecidiye Marşı Sultan Abdülmecid , Giuseppe Donizetti Paşa tarafından bestelenmiştir.

Yazı dizimizin bir sonraki durağında Sultan Abdülaziz ve  V Murat ile devam edeceğiz….

Prof.dr.Ali Fuat KALYONCU

 

Visits: 117

Lütfen Beğeninizi Paylaşarak Bize Destek Olunuz
Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Sultan Abdülmecit