Vizyonumuz
''Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.''

  • DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Prof.Dr.Ali Fuat Kalyoncu
f.kalyoncu@fikir.news
Akşehir’de yok edilen Haçlı ordusunun Hristiyan edebiyatına katkısı
  • 0
  • 685
  • 25 Nisan 2021 Pazar
  • +
  • -

 

 

İsa’nın doğumundan 900 ila 1000 yıl sonra , yani Miladi takvim ikinci bin yıla dönerken İskandinav halkları ancak Hristiyanlaşır. Avrupa’nın en vahşi halklarıdır Vikingler, yani bugünün İsveçli, Norveçli, Danimarkalı, İzlandalı, Finli ve belki de Baltık halkları. Uzun ve soğuk geçen kışlarda hayatta kalmak için yeterli besin depolamaları zordur, bu nedenle hayatta kalmak için sıcak güney ülkelerini, sıcak deniz kenarlarını yüzyıllardır yağmalayan acımasız bir kültürün insanlarıdırlar. Normanlar olarak da bilinirler, yüzyıllarca İngiltere adasını ve Avrupa kıtasının kuzeyini ellerinde tutmuşlardır. Zaman zaman karada taşıdıkları hafif gemileri ile Kabil’e kadar gitmişlerdir. O dönemlerde bütün dünyadan yağmaladıkları para ve eşyaların İskandinavya kazılarında bulunması, bunun en güzel kanıtlarıdır. İsveç’te iken hocalarımdan ve benim Uppsala Üniversitesi’ne kabul edilmemi sağlayan,Hacettepe’deki hocam İzzettin Barış’ın arkadaşı Gunnar Hillerdal’a ‘’bu kadar korkulan ve herkesin bildiği Vikingler ne oldu da sonra birden tarihten kayboldu’’ diye sorduğumda, düşünüp ‘’Hristiyan oldular da ondan’’ demişti. Kendisi de Hristiyan inancı olan kişiydi, değerlendirmesinin doğru olduğunu düşünüyorum.

Miladi takvimin 711.yılında Müslüman Araplar Endülüs adını verdikleri İspanya’ya çıkmış ve orada yaklaşık 800 yıl sürecek egemenliklerini kurmuşlardı. Buradan Güney Fransa’da bazı yerleri alacaklar, Fransa’ya akınlar yapacaklar ancak bir türlü burada kalıcı olamayacaklardır. Araplar aynı yıllarda Anadolu üzerinden Bizans(İstanbul)’ı da kuşatacaklar ancak şehri alıp da boğazın karşısına geçemeyeceklerdir. Burada, olup olmadığı belki de biraz şüpheli olan, 732 yılında geçen Puvatya Savaşı’ndan bahsetmek gerekir. Franklar Charles Martel yönetimindeki orduları ile Tours’da Emevileri yenerler. Müslümanlar artık Osmanlılara kadar Avrupa içlerine giremeyecek ve yüzyıllarca İspanya yarımadasında kalacaktır. Bu tarihten sonra Roma’daki Papa Kuzey Avrupa’daki vahşi pagan halkları Hristiyan yapmak için çalışmalarını yoğunlaştırır. Ama buraların Hristiyan olması 300-400 yıl zaman alacaktır. Çünkü çoktanrılı Vikingler de kendi inançlarına bağlıdır. Ancak neticede tek tanrı inancı, çoktanrılı inancı biraz da kılıç zoru ile yenecek ve kuzey halkları Hristiyanlaşacaktır. Ancak yine de içlerinde bir muhalif duygu vardır ki 16.Yüzyılda neredeyse hepsi toptan Protestanlığa geçeceklerdir. Hiçbir zaman da ortak Avrupa pagan tarihlerini unutmayacaklar, Nazi siyaseti biraz da Avrupa’da bu kültür üzerine inşa edilecektir.

Haçlı Seferleri

Haçlı Seferleri fakir ve iç çatışmalar yaşayan Avrupalı Hristiyanların Papa’nın isteği ve çeşitli vaatleri ile, 1096-1272 yılları arasında Müslümanların elindeki Orta Doğu’ya yani Kutsal Topraklar’a yaptıkları artarda saldırıların bütününe verilen isimdir. Belki de hala içten içten eski pagan kültürlerine bağlı kalan Avrupa halklarının içlerindeki vahşi dürtülerin birbirlerine değil de bir şekilde düşmanlara doğru kanalize edilmesinin uygun olacağını düşünmüş de olabilir Papa. Yeni dinlerine ısınmaya çalışan Vikingler de bu akınlara katılacaktır. Hristiyan olmadan önce Bizans ülkesi Vikingler tarafından sık ziyaret edilen yerlerden birisiydi. Birinci Haçlı Seferinde 1098’de ele geçirilen Antakya Norman bir ailenin kontrolüne geçer. Bu o dönemdeki yer isimlendirilmelerinden anlaşılmaktadır. İlk Haçlı Seferinin yarattığı dinsel coşku ortamında Viking kuvvetleri de Anadolu’ya gelir. Bu dönemde Fransız tarihçiler; Dani, Daci, Danai, Normanni ve Gothi kelimelerini Haçlı birlikleri içerisindeki Vikingler için kullanırlar. Kuzeyliler için ayrıca Forcenez (güçlü) insanus(deli) gibi cesaret nitelemeleri de yazılır. Tarihçiler kuzeyden gelen tüm Hristiyanları beraberce kaydettikleri için ulus kökenleri hakkında daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak mümkün değildir.

Svend Svensson kimdir?

Estrith veya Estridsen hanedanı, ismini kurucusu Sveinn Astridarson’un annesi Estrid’den almıştır. Estrith’in Ulf Torgilsson’dan olan oğlu Sveinn Danimarka’yı krallığına katmıştır. İşte bu Sveinn’in çocuklarından biri olan Svend Svensson, Anadolu’ya kadar uzanan bir Haçlı Seferine katılacak ve Avrupa ve İskandinav tarihi, edebiyatı ve kültürel kimliğinde derin izler bırakacaktır. Tabii ki bu etkilenme Svend’in Anadolu’daki yarım kalan Haçlı macerasına dayanmaktadır.

Birinci Haçlı Seferi hakkındaki çeşitli kayıtlara göre Danlar’ın oğlu olan Svend (bir çok efsanede olduğu gibi) örnek karakter sahibi ve yakışıklı biridir. Avrupa’daki bir çok prens gibi Kutsal Topraklar’a ulaşma hasretiyle yanmaktadır. Bu Viking Haçlısı, Antakya kuşatmasına destek olmak için 1500 askeri ile Anadolu’ya gelir. Çeşitli nedenlerle yolculuğuna diğerlerinden biraz geç başlayan Svend, sonradan bölgedeki diğer haçlı birliklerine katılır. Konstantinopolis’te İmparator I. Aleksios Komnenos tarafından büyük bir hürmet ile karşılanır. Daha sonra tekrar yola çıkan Svend ve askerleri İznik’teki (Nicaea) bozgun sonrası Anadolu’nun içine doğru yola devam ederler. Hareket zamanı 27 haziran 1097’dir.

Haçlılar 1 Temmuz’da Bolvadin (Polybotus) ile Akşehir (Philomelium)’e ulaşırlar. Ağustos ayında ise Konya’ya (Iconium) gireceklerdir. Haçlılar aslında Anadolu’da beklemedikleri bir direniş ile karşılaşırlar. İşte Svend ve adamları kendilerini bu önemli siyasi ve askeri kargaşanın ortasında bulmuşlardır. Svend Svensson ve beraberindekiler önce Akşehir’de Türklerin ok yağmuru ile karşılanır, sonrasında ise sağ kalanların kılıçtan geçirildiği kayıtlara yazılmıştır. Türklerin ani atağı karşısında hızlı hareket edip savunma yapamayan Svend Svensson ve beraberindekiler toptan imha edilir. Bu muharebede yaklaşık 10.000 kişilik bir Haçlı ordusunun imhası söz konusudur. Svend ’in eşi Bourgogne Dükü I. Guillaume’nin kızı olan Florine de Bourgogne ise Türklerin bu baskınından sağ kurtulur. Svend ‘in Anadolu’daki bu ölümü yüzyıllar boyu hem kendi memleketinde ve hem de tüm Hristiyan dünyasında bir kahramanlık öyküsü olarak anlatılacaktır. Şairler bu konuyu sürekli anlatmaktan hiç sıkılmazlar. Svend gibi Viking Haçlılarının bu seferler sırasındaki efsaneleşen öyküleri, daha sonra bir sözlü edebiyat eseri olan Sagaların yazıya geçirilmesine ve İskandinav tarihinin ayrı bir ulus ögesi haline gelmesine katkı sağlamıştır.

İşte Svend Svensson ile eşinin aşkları ve ölümü daha sonra Avrupa’nın dinsel tabanlı edebiyatında Ortaçağ’dan başlayarak bir çok eserde sıklıkla kullanılan bir konu haline gelir. İlk kez 1581 yılında Torquato Tasso imzalı La Gerusalemme Liberata isimli destansı şiirdeki ana karakterlerden olan Rinaldo, Svend Svensson’un şehit olduğu için kutsal sayılan bedeninden çıkan kılıç ile Kudüs’ün surlarından içeriye girecektir. Svensson’un ölümünün yarattığı etki böylece Kudüs’ün Hristiyanlarca fethinde yeniden destansı bir niteliğe bürünür. Rönesans’ın önde gelen ressamlarından Karel van Mander’in Danimarka Kralı IV. Christian himayesinde 1610’da çizdiği Svend portresi uzun yıllar kuzey halklarının görsel hafızasında kalacaktır. İrlandalı bir gazeteci olan William Bernard McCabe 1855 yılında Florine ile Svend’in hayatını konu alan tarihi bir roman yazar. Bu hikayenin neredeyse beş yüz yıl sonra dahi edebiyatçıları etkileyecek kadar güncel olması, Svend Svensson’un dramatik yolculuğunun dinsel yönü ile ilgilidir.

İskandinav hanedan üyeleri ve kralları daha sonra yüzyıllarca Svend Svensson’nun haçlı ruhunu taşımayı sürdürürler. Karadan ve denizden yapılan tüm seferlere katılırlar. İskandinav Haçlılar böylelikle tüm seferlerde bir şekilde temsil edilirler.

Halbuki

Tarihe Anadolu’nun öbür tarafından bakılacak olursa Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın oğlu, Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı I. Kılıç Arslan bir taraftan Haçlıların Kudüs’e olan yürüyüşleri esnasındaki saldırılarına karşı koyarken, diğer taraftan da Bizans kuvvetlerine karşı vatanını savunmak durumundaydı. Birinci Haçlı Seferi’nin ardından Avrupa’dan sürekli gelen sayısız Haçlı gruplarına karşı mücadele ediyordu. Birinci Haçlı Seferinde İznik’i savaşta mağlup olarak Bizans’a bırakmış ancak 1101 yılında üç ayrı Haçlı ordusunu yenerek, onları Anadolu’da durdurmuş ve İstanbul’dan Suriye’ye giden yolu hem Bizans’a, hem de Haçlı ordularına kapatmıştır.

Muhtemelen İbni Haldun’a atfedilen ‘’Coğrafyan Kaderindir’’ sözü çok doğrudur, Anadolu bu durumu binlerce yıllık tarihinde bir çok kez yaşayacaktır.

 

Prof.Dr.Ali Fuat KALYONCU

Visits: 98

Lütfen Beğeninizi Paylaşarak Bize Destek Olunuz
Sosyal Medyada Paylaşın: