Vizyonumuz
''Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.''

  • DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Prof.Dr.Ali Fuat Kalyoncu
f.kalyoncu@fikir.news
Ahmet Rüstem Bielinski
  • 0
  • 842
  • 25 Temmuz 2021 Pazar
  • +
  • -

 

Yakın tarihimizin çok enteresan kişilerinden biridir Ahmet Rüstem Bey. Babası Polonya’da1848 İsyanına katılmış Seweryn Bielinski’dir.

 

Burada biraz bilgi vermek uygun olacaktır. Polonya 1795 yılında komşuları Rusya, Prusya ve Avusturya tarafından bölüşülmüş ve fiilen Polonya ülkesi ortadan kalkmıştı. 1918 yılına kadar 123 yıl, Osmanlılar dışında Avrupa’da kimse Polonya’yı hatırlamaz. Polonya’nın haritada olmadığı dönemlerde ülkede çeşitli isyanlar yaşanır. İşte bu isyanların 1848 yılında olanı başarısızlığa uğrayınca, isyancılar ve önderleri Osmanlı’ya sığınır. Seweryn Bielinski de bu ekiptendir, 1854 yılında Osmanlı’ya iltica eder. Gelen 214 Polonyalı soylu kendilerine kucak açan bu ülkeye jest olarak Müslüman olur, Osmanlı Devleti de hepsine çeşitli görevler verir. Bielinski, Serasker Nihat Paşa ismini alır, o dönem için çok iyi bir maaş olan 5000 kuruş ile göreve başlar. 1814’de Galiçya’da doğan Nihat Paşa 1895’te İstanbul’da vefat edecektir. Nihat Paşa’nın bir İngiliz hanım ile olan evliliğinden Midilli adasında görev yaparlarken 1862 yılında doğan oğluna Alfred adı verilir. Midilli, Ege adalarının en büyüğü ve merkezidir. Alfred erişkin olduktan sonra kendi isteği ile Müslüman olur ve Ahmed Rüstem ismini alır. İlköğrenimini İzmir’deki İngiliz Mektebi’nde, liseyi İstanbul Kadıköy’de Frer Mektebi’nde tamamladıktan sonra Avusturya’da Siyasal Bilgiler eğitimi görür. İstanbul’a döndükten sonra bir süre Galatasaray Lisesi’nde öğretmenlik yapar. 1881’de Hariciye Nezareti’nde göreve başlar. İlk görev yeri Osmanlı Devletinin Bulgaristan Komiserliği’nde Fransızca mütercimliktir. Ekim 1884’de Washington’da toplanan ve Greenwich’ten geçen boylamın sıfır derece kabul edildiği bu uluslararası Meridyen Konferansı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nu temsil eder. Daha sonraki yıllarda Amerika onun hayatında önemli bir yer tutacaktır.

Atina (1886), Londra (1890)    ve Bükreş (1890)    sefaretlerinde    çeşitli    görevler    aldıktan sonra 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’na fahri yüzbaşı rütbesi  katılır ve savaş sonrasında,  gösterdiği yararlılıklar nedeniyle Yunan Muharebe Madalyası alır. Aynı yıl Washington Sefareti Başkâtipliği emrine atanan Ahmed Rüstem Bey, 1898’de birkaç ay için Londra Sefareti Başkâtipliğinde bulunduktan sonra görülen lüzum üzerine tekrar 11 Ocak 1899’da Washington Sefareti Başkâtipliği ’ne bu kez ikinci katip olarak atanır. ABD’de iken Büyükelçilik çalışanlarının aylıklarını düzenli olarak alamadıklarını ve kötü durumda olduklarını bu yüzden de çeşitli yolsuzluklara karıştıklarını görür ve Londra’da çıkan bir gazetede bu durum hakkında bir makale yazar. Dürüst ve vatanperver bir kişidir. Aslında önce olayı Bab-ı Ali’ye bildirmiş, ancak cevap alamaması üzerine olayı gazete makalesi olarak yazmıştır. İstanbul Londra basınında çıkan yazıyı, bir iç meselenin ifşası olarak yorumlar ve Ahmet Rüstem Beyi İstanbul’a çağırır. Bu emre uymayan Rüstem Bey 1909 yılına kadar Londra ve İskenderiye’de Jön Türk yayınlarında gazetecilik yapar.

İkinci Meşrutiyet’in yumuşama ortamında yeniden Hariciye ’ye dönen Rüstem Bey 1909 yılında tekrar ABD’ye maslahatgüzar olarak tayin edilir. 1911’de ilk Balkan Savaşı öncesi Karadağ Krallığının eski başkenti Cetinje’ye büyükelçi olarak atanır. 1912 yılında Balkan Savaşı başlayınca tekrar orduya gönüllü olarak katılır. Savaş sonrası 1914 tarihinde tecrübe ve liyakati göz önüne alınarak Washington Sefaretine bu sefer Sefir yani Büyükelçi olarak atanır. Ahmet Rüstem Bey, son hariciye görevi olarak aldığı Amerika Büyükelçiliği’ne 24 Haziran 1914’te başlayacaktır. Osmanlı Devleti tarafından Amerika’ya gönderilen ilk ‘’Büyükelçi’’ Ahmet Rüstem Bey’dir. Ahmet Rüstem Bey’den önce Amerika’da görev alan elçiler, ‘’Ortaelçi’’ sıfatındadır.

Rüstem Bey’in Büyükelçi olarak Amerika macerası

Ahmet Rüstem Bey’in 24 Haziran 1914’te başlayan görevi uzun sürmeyecek ve aynı yıl 9 Ekim’de ABD’den ayrılmak zorunda kalacaktır. Henüz Ermeni Tehciri olayı ortada yokken basında yer alan Ermeni katliamı yapılıyor şeklinde yayınlara karşı verdiği tepki nedeniyle kısa süre sonra istenmeyen kişi (yani persona non grata) ilan edilecek ve diplomatik kariyerinden vazgeçerek ABD’yi terk edecektir. Ahmet Rüstem Bey’in Amerika’daki ilk faaliyeti Yunanistan’a satılmak istenen iki zırhlının satışını engellemeye çalışmak olur. O esnada Birinci Dünya Savaşı patlamak üzeredir ve İngiltere parasını aldığı iki zırhlı savaş gemisini Osmanlı’ya teslim etmemektedir. Osmanlı ile Yunanistan arasında güç dengesini olumsuz etkileyecek olan Idaho ve Missisipi isimli bu iki zırhlının Yunanistan’a satışını engellemek için ABD Başkanı Wilson ile bile görüşür. Satışı durduramaz ama Wilson’un satılan gemilerin savaş amaçlı kullanılmayacağı konusunda Yunan Başbakan Elefterios Venizelos’tan güvence almasını sağlar. Savaş gemilerinin savaş amaçlı kullanılmayacağı garantisi biraz komik bir garanti ama dünya demek her zaman böyle.

Rüstem bey, Yunan ve Ermeni lobilerine karşı sürekli gazetelere yazı yazmakta ve beyanat vermektedir. Amerikan basını belki biraz da Amerika’yı bu dünya savaşına sokmak için sürekli Türkler tarafından öldürülen Hristiyan azınlıklar konusunu işlemektedir. Halbuki kendi aile geçmişinden de bildiği üzere Rüstem Bey bunun böyle olmadığını anlatır durur. Asabi ve inatçı biridir. 8 Eylül 1914 günü Evening Star gazetesine verdiği demecinde Amerikan basınında Ermeni katliamı diye çıkan haberlerin yalan olduğunu söyler. Fransa, İngiltere ve Rusya’nın geçmişlerinde yaptıklarını hatırlatarak, Amerika’nın Filipinleri işgal ederken yerli halka uyguladığı işkenceleri ve Amerika’da hemen her gün Afro Amerikalılara karşı işlenen linç olaylarını hatırlatır. İngiltere, Rusya ve Fransa’nın Amerika’yı savaşa sokmak için sürekli bir tahrik planı uyguladığını söyler. Siz önce aynada kendi yüzünüze bakın, sonra başkalarına söz söyleyin, der. Amerika Başkanı Wilson, bu demece öfkelenerek Türk büyükelçinin derhal istenmeyen kişi -persona non grata- olarak ilanını ister. Ancak Dışişleri Bakanı Bryan’ın Osmanlı Devleti ile bozuşmanın Amerika’nın çıkarlarına zarar vereceğini söylemesi üzerine olayın soruşturulması ve soğutulmasına karar verilir. Amerikan Dışişleri Bakanı 11 Eylül günü Ahmed Rüstem Bey’le bir görüşme yapar ve Başkan Wilson’dan özür dilemesi halinde ülkede kalabileceğini söyler. Ahmed Rüstem Bey yazılı olarak verdiği cevabında, söylediklerinin ve yazdıklarının doğru olduğunda ısrar eder. Görevinin ülkesinin haklarını savunmak olduğunu, davranışlarında özür dilenecek, yanlış ve diplomatik teamüle aykırı bir yan olmadığını söyleyerek, özür dilemeyi reddeder. 20 Eylül’de Başkan Wilson’un görüşünü kabul edemeyeceğini ve on beş gün içinde İstanbul’a hareket edeceği cevabını verir. Ahmet Rüstem Bey, 9 Ekim 1914’te bir İtalyan vapuru ile ABD’den ayrılır ve Avrupa’ya döner. Bir daha da herhangi bir resmi diplomatik görev almayacak ancak gayrı resmi olarak lobi faaliyetlerine devam edecektir.

Ülkeye geri dönüş

İsviçre’de 1918 yılında ‘’Cihan Harbi ve Ermeni meselesi (La Guerre Mondiale et La Question Armenienne)’’ isimli Fransızca bir kitap yazarak konuya Osmanlı bakışını anlatır. Ayrıca Avrupa’da yaşayan Türk aydınlarla sürekli lobi faaliyetleri yapmaktadır. Kitabı bitirdikten sonra, mütareke günlerinde İstanbul’a döner. İstanbul ve ülke için için kaynamakta, Kuvayı Milliye her yerde örgütlenmektedir. İstanbul’daki Adanalıların bir araya gelerek kurduğu Kilikyalılar Cemiyeti yönetim kurulu üyeliğine getirilir. Rüstem Bey, 17 Eylül 1919’da Milli Mücadele’ye katılmak üzere İstanbul’dan hareketle Sivas’a gelir. 19 Eylül 1919’da Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa ile telgraf başında haberleşmeleri esnasında Milli Mücadele’ye katılan Ahmed Rüstem Bey’in gelişini şöyle anlatır; ‘’Koca diplomattan pek çok istifadeler ümit ediyoruz. Yalnız bizim çocukların bazen dili dolaşıp, Alfred demeleri mahcubiyetimize neden oluyor’’ der. Rüstem Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın yanında Sivas Kongresi toplantılarına katılarak Milli Mücadele’ye açıktan destek verir. Heyet-i Temsiliye istişâri üyesi olarak görev alır, yani Paşa’nın dış politika danışmanıdır. Sivas Heyet-i Temsiliyesi 19 Eylül’de milli harekete zararlı akımlara karşı her türlü yayın yapacak ve toplantılar düzenleyecek bir kurul oluşturur. Burada Ahmed Rüstem Bey ile Mazhar Müfit ve Hüsrev Sami Beyler görevlendirilir. Mustafa Kemal Paşa 20 Eylül 1919’da Amerikalı General Harbord’la iki saat kadar süren bir görüşme yapar, bu toplantının çevirmeni ve danışmanı tecrübeli Sefir Rüstem Bey’dir.

Kongreden sonra Mustafa Kemal ile birlikte Ankara’ya gelir. IV.Dönem Meclis-i Mebûsan seçimlerinde Ankara milletvekili seçilerek İstanbul’daki Meclis-i Mebusan’a katılır. İstanbul’un işgali sürecinde bu meclis dağıtılınca, Antalya üzerinden Ankara’ya gelerek ilk Büyük Millet Meclisi’nde yine Ankara milletvekili olarak yerini alır. Nemrut Mustafa Divanı olarak bilinen İstanbul’daki askeri mahkeme tarafından 11 Mayıs 1920’de idamına karar verilen, aralarında Mustafa Kemal’in de bulunduğu listedeki yedi kişiden birisidir. Bu idam fermanı Vahdettin tarafından imzalanmış olup Anıt Kabir’deki İstiklal Harbi Müzesinde sergilenmektedir. Listedeki isimler mahkemeye İngiliz işgalciler tarafından verilmiştir. İngiliz Başbakanı Boris Johnson’un dedesi olan Ali Kemal, gazete yazılarında Kuvvayyı Milliye’yi ve Polonyalı Katolik dönme diye Rüstem Bey’i aşağılamaktadır. Mustafa Kemal Paşa, gazetelerde terörist diye geçmektedir. İstiklal Harbimiz hem dış güçlere karşı bir savaş, hem de bir iç savaştır.

Düello

Rüstem Bey’in asabi ve hatta biraz da paranoid bir kişi olduğu bilinmektedir. Bazı kaynaklar, kendini sakinleştirmek için o dönemde yaygın olan morfin kullandığını yazmaktadır. Sinirlendiği zaman karşısındaki kişiyi düelloya davet eder. Türkler aleyhinde kötü sözler sarf eden Yunanlı bir diplomatı düelloya davet etmiş, ağır yaralamış ve adam aldığı yaralardan kısa süre içinde ölmüştür. Düello sırasında Rüstem Bey de boynundan yaralanmıştır. 1920 Eylül ayında bir akşam yemeğinde basit bir nedenle, Mustafa Kemal Paşa’ya kızar ve kırılır. Rüstem Bey, Çankaya Köşkü’ndeki bir davet sırasında ana yemeği yedikten sonra sigarasını yakınca Paşa, “Başka yemekler de var Rüstem Bey, acele etmeyelim” demiştir. Bu sözün üzerine Ahmet Rüstem Bey, sigarasını söndürür ve sofrayı terk eder. Kendisine bir nezaket kuralı hatırlatılmasına çok bozulmuştur ve Mustafa Kemal Paşa’yı düelloya davet eder. Mustafa Kemal Paşa bu olayı ciddiye almaz ve çocukça bir Frenk davranışı diyerek arkadaşlarından Rüstem Bey’i uyarmalarını ister. Gerekirse silah olarak süpürge sopası kullanalım der. Ahmet Rüstem Bey, bu olay nedeniyle “Atatürk’ü düelloya davet etmiş tek kişi” olarak anılır. Paşa ile yaşanan bu olay üzerine, Ankara’da kalmak istemeyen Rüstem Bey 8 Eylül 1920’de milletvekilliğinden istifa eder. Milli Mücadeleye Avrupa’da kitap ve makale yazarak, iyi bildiği altı lisan ile destek vermek istediğini söyler. TBMM bu istifayı kabul ederek, kendisine vatana hizmet tertibinde milletvekili maaşına denk bir maaş bağlar, 1935 yılında 73 yaşında ölene dek bu aylıkla geçinecektir.

Sık sık çeşitli Avrupa gazetelerinde Türkiye’yi savunan yazılar yazan Rüstem Bey, hayatının geri kalanını Türkiye’nin gayrı resmi Avrupa temsilcilerinden biri olarak geçirmiştir. Ancak zaman zaman ülkenin bazı resmi girişimlerinde Atatürk tarafından bizzat görevlendirilir. Belki de Atatürk tarafından Avrupa’ya bu şekilde gönderilmiştir, kim bilir. Her zaman ülkesine çok bağlı biridir.

Ahmet Rüstem Bey; ‘’La Crise Proche-Orientale et la questiondes Détroits de Constantinople (1922), La Paix d’Orient et l’accord franco-turc, L’Orient et Occident (1922), The Great War and the Turkish-Armenian Question – Firsthand Account of a Witness (1928)’’ isimlerinde üç kitap daha yazacaktır. Rüstem Bey 1935 yılında Viyana’da hayatını kaybedecektir.

Çok iyi yetişmiş, ülkesini seven ve her ortamda hizmet eden, cesur ve korkusuz biridir. Polonyalı ve İngiliz kökeniyle, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ne her zaman bağlı bir insandır. Türkiye Cumhuriyeti de her zaman kendisini sevgi ve saygıyla hatırlamaktadır.

 

Prof.Dr.Ali Fuat KALYONCU

Visits: 57

Lütfen Beğeninizi Paylaşarak Bize Destek Olunuz
Sosyal Medyada Paylaşın: