Vizyonumuz
''Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.''

  • DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Prof.Dr.Ali Fuat Kalyoncu
f.kalyoncu@fikir.news
1936 Berlin Yaz Olimpiyatları neden Türkiye açısından önemlidir?
  • 0
  • 847
  • 20 Eylül 2020 Pazar
  • +
  • -

Geçenlerde bir yerde okudum, 2019’da Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’e Fransa’yı ziyaret ederken gazeteciler; 1789 Fransız Devrimi hakkındaki görüşleriniz nedir diye sormuşlar. Jinping çok akıllı ve doktora eğitimli biri. Biraz da sarkastik olarak ‘’Henüz bunu yorumlamak için çok erken’’ demiş. Demek kozmik tarihte yılların önemi sonra anlaşılıyor. Dolayısıyla şimdi bahsetmek istediğim
1936 Berlin Yaz Olimpiyatları ise bu mantıkla bakıldığında, çok daha yakın bir zamanda gerçekleşen
bir olay. Türkiye için bu Olimpiyatların iki önemi vardır. Hem ilk kez iki kadın eskrimci ile katılmış, hem de Türk takımından iki güreşçi ilk kez madalyalar kazanmıştır. Güreşte ülkemize ilk madalyaları kazandıran iki ünlü kişiyi biraz yakından tanıyalım şimdi.

Yaşar Erkan

YAŞAR ERKAN

1912’de Erzincan Refahiye’de doğan güreşçi, esasen meslek olarak terziydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin olimpiyatlarda aldığı ilk altın madalyayı kazanan sporcumuzdur. Altın madalyayı Grekoromen (tüysıklet) dalında almıştır. Madalya töreninde hissettiklerini şu şekilde anlatır daha sonra; “Şampiyonluk kürsüsünde şanlı bayrağımız şeref direğine çekilirken kendimi tutamadım, gözlerimden sel gibi yaşlar aktı. Stattaki binlerce kişinin ve Hitler’in önünde bayrağımızı şeref direğine çektirmek ve ayakta güzel marşımızı dinletmek zevklerin en güzeli ve en büyüğüydü”.

Haberi Ankara’dan takip eden Cumhurreisi Atatürk hemen başarılı sporcuya bir telgraf çeker; “Kendin küçüksün; ama memleket için önemli bir iş yaptın. Artık adın Türk spor tarihine geçti. Çok yaşa sen Yaşar” der. Aslında sporcunun ismi Yaşar Naçar’dır. Ancak çaresiz anlamına gelen bu ismi onayakıştıramayan Atatürk, Yaşar’a Erkan soy ismini verir. Güreşe birkaç yıl daha devam eden Yaşar Erkan 1940 yılında Balkan şampiyonluğunu kazandıktan sonra bırakır. Dört kez Balkan şampiyonu olmuştur.
18 Mayıs 1986’da vefat eden güreşçimizin mezarı Zeytinburnu Merkez Efendi Mezarlığı’ndadır. Seksenli yılların tanınan bir film artisti olan Behçet Nacar, Yaşar Erkan’ın akrabasıdır.

Ahmet Kireççi (Mersin’li Ahmet, Mr. Hello)

Cihan Pehlivanı Mersinli Ahmet

1914’de Mersin’de doğan güreşçimiz, 1936 Yaz Olimpiyatlarında madalya alan ikinci güreşçimizdir. Çocukluktan itibaren duvarcı ustası olan babasına yardım ederken koca koca taşları, sonra fırıncı çıraklığı yaparken yüz okkalık un çuvallarını iki kolunun altında taşır. Yoksulluk içinde büyüyen bütün çocuklar gibi, sırtında taşıdıklarıyla mecburen güçlenen bir çocuktur Ahmet. Önceleri boks ve atletizm ile uğraşan sporcu, bir antrenmanda sakatlanması üzerine güreşe geçer. Ondaki geleceği sezen Mersin itfaiye Komutanı Memduh Bey onu himayesine alır. Bu dönemde Ahmet, Tarsus’ta yapılan karakucak güreşlerinde birinci olur. Memduh Bey arkadaşı olan İstanbul güreş ajanı İsmail Hakkı Vefa Beye bir mektup yazarak Ahmet’i İstanbul’a gönderir. Ahmet 18 yaşında milli takıma girer.

İstanbul’da Kumkapı ve Kasımpaşa Güreş Kulüplerine giren sporcu milli mayoyu ilk kez
1933’de İzmir’de Balkan Oyunlarında giyer. Hem grekoromen hem serbest stilde güreşen
Kireççi, Balkan Oyunlarında Grekoromende biri 87 kg’da (1933), ikisi 79 kg’da (1937 ve 1940) olmak üzere üç kez birinci olmuştur. Balkan Oyunları, İkinci Dünya Harbi öncesi Atatürk’ün inisiyatifiyle kurulan Balkan Paktı nedeniyle, o dönemin çok prestijli bir spor müsabakasıdır. Mersin’li Ahmet 1936
Berlin Yaz Olimpiyatları’nda 79 kg Serbest güreşte üçüncülük elde ederek Türkiye’ye ilk olimpiyat madalyasını kazandırır.

24 Haziran 1936’da Atatürk’ün davetlisi olarak İstanbul’da bulunan Alman güreş takımından bir güreşçiyi on dakika içinde tuşla yenince, Atatürk çok memnun olur. Güreşten hemen sonra Alman güreşçilerle beraber Atatürk’ün Florya’daki köşküne davet edilen Ahmet, Atatürk’ün yanına oturtulur. Atatürk tarafından ikram edilen içkiyi “İçmem Paşam içmem” diye reddeder. Atatürk ısrar edince “Paşam, her sözünüzü yerine getiririm ama içkiyi içmem, kusura bakmayınız” der. Atatürk bu sözüne
güler ve ona bir limonata getirtir. Atatürk sorar “Ahmet beni de yenebilir misin?”. Ahmet “Paşam sizi yedi düvel yenemedi, ben nasıl yeneyim” yanıtını verir. Atatürk, Ahmet’le çok iyi anlaşır.

Aynı yıllarda onunla tesadüfen karşılaşan dönemin en ünlü ses sanatçısı Safiye Ayla ona âşık olur. Ahmet’i elde edebilmek için uzun süre uğraşır, yaklaşık dört yıl kadar beraber olurlar. Ancak Ahmet hareketli ve gece eğlenceleri olan bir yaşam tarzını benimsemez. Dünya şampiyonu olarak döndüğü Mersin’de sokakta gördüğü bir kıza âşık olur, onu takip eder. Onun saygı duyulan, görgülü bir aileden geldiğini öğrenir. Önceleri kızın “olmaz” demesi üzerine çok üzülür. Ancak sonunda evlenirler. Harpten sonra düzenlenen 1948 Londra Olimpiyat Oyunları’nda Grekoromende ağır sıklette altın madalya kazanır.

Sempatik yapısı ve iki olimpiyat tecrübesi ile, olimpiyat köyündeki herkese Hello diye selam vermesi ile ismi Mr. Hello oluverir. Dünya spor çevresi bu sempatik adamı sevmiştir. Sık sık dünya haberlerine çıkar. Mersinli Ahmet’in ustura tıraşlı çıplak kafası bütün ülkelerin sporcuları için bir uğur olmuştur. Yarışmaya giden her sporcu bu sevimli Türk güreşçisinin çıplak kafasını öpmeyi uğur sayar. Mersinli Ahmet’in olimpiyat final güreşi bu nedenle büyük bir yabancı sporcu kalabalığı tarafından izlenir ve şampiyonluğu kazanan Ahmet’e büyük sevgi gösterilerinde bulunurlar. Mersinli Ahmet İngiliz kadınları tarafından çok sevilir. İngiltere Kraliçesi Elizabeth onu görmek için özel olarak olimpiyat köyüne gelir, Mr Hello ’ya sarılır ve öper. Bütün Dünya basını bunu yazar. Ahmet ve arkadaşları yurda dönüşlerinde on binlerce İstanbullu tarafından yollarda çiçeklerle karşılanırlar. Devrin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakan Hasan Saka tarafından kabul edilirler. İnönü kendisine altın bir saat hediye eder. Cumhurbaşkanının önerisi ile soyadını Mersinli olarak değiştirir.
İnönü, Mersin’e her gittiğinde, muhakkak onu ziyaret eder. Ahmet 1949’da güreşi zirvede iken bırakır. Sonraki yaşamı Mersin’de kendine ait Olimpiyat kıraathanesi işletmeciliği ile geçer. Mersinli Ahmet, güreşi bırakır ama güreşçileri bırakamaz. Son gününe kadar genç güreşçilerle ilgilenir,
Kıraathanesi’nde herkesle sohbet eder.

17 Ağustos 1978 günü geçirdiği trafik kazasında, torunu ile birlikte vefat ederler. Mezarının başucunda “Tüm Mersinliler Olimpiyat Şampiyonu Mersinli Ahmet’le gurur duymaktadır” yazmaktadır. Ne güzel insanlarmış, bu dünyadan ne güzel izler bırakıp geçip gitmişler. Mersin Atatürk Parkında bir heykeli, Ankara’da adına bir anıt mezar ve İstanbul Sarıyer’de Mersinli Ahmet Spor Tesisi vardır.

Prof.Dr.Ali Fuat KALYONCU

.

Visits: 94

Lütfen Beğeninizi Paylaşarak Bize Destek Olunuz
Sosyal Medyada Paylaşın: