Vizyonumuz
''Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.''

  • DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Prof.Dr.Ali Fuat Kalyoncu
f.kalyoncu@fikir.news
Sakarya Savaşında Bir Prens ; Andrew
  • 0
  • 1302
  • 18 Nisan 2021 Pazar
  • +
  • -

İngiliz destekli Yunan Hanedanı Sakarya Meydan Muharebesinde Mustafa Kemal’e çarptı

Edinburgh Dükü Prens Philip 9 Nisan 2021’de Berkshire’da Windsor Sarayında 100 yaşına girmeye birkaç ay kala hayatını kaybetti. Hayatında yaptığı en önemli şey 20 Kasım 1947 tarihinde İngiltere Kraliçesi II.Elizabeth ile evlenmesi idi. Hayat boyu eşi ile olan fotoğraf karelerinde hep sessizce durdu. Kraliçe için Türkiye’de bile ismi olan Elizabeth’i, İlelebet olarak espri konusu yaptıklarına göre, eşi ile birlikte İngiliz hanedanının sanki birer ölümsüz üyesi görünümündeydiler. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ertesi döneminde evlenmişlerdi. O zaman her şey karneyle ve kupon toplayarak oluyordu. Kraliçe gelinlik alabilmek için herkes gibi kendisine verilen karnenin kuponlarını biriktirmiş, halktan kupon yardımları gelmiş ve hükümet de kendisine 200 kupon vermişti. Ancak sonradan başkasının kuponlarının kullanılamayacağı anlaşılmış ve kullanamamışlar. Kupon hibe edenlere bir nazik teşekkür notu ile kuponları iade edilmişti. Bizdeki dinci ve sağcı siyasetçiler hep İkinci Dünya Savaşında gıda maddelerinin, ekmeğin karne ile verilmesini istismar eder dururlar, halbuki işin gerçeği İngiltere Kraliçesi bile oradaki karneleri ve kuponları kullanıyordu, çünkü o dönemde tüm dünya şartları aynıydı.

Neyse biz gelelim Prens Philip’e, kimdir aslında bu Prens?

Edinburgh Dükü Prens Philip Mountbatten

10 Haziran 1921 tarihinde Yunanistan’ın Korfu adasında doğmuştu Philip. Doğumunda kendisine Yunanistan ve Danimarka Prensi unvanı verilmişti, kendi armasında hayatı boyunca Yunan ve Danimarka bayrakları vardı. Babası Yunanistan ve Danimarka Prensi Andrew, annesi ise Battenberg Prensesi Alice idi. Babası Yunan Kralı 1.George’un küçük oğlu olup Anadolu işgaline subay olarak katılmış, bizim İstiklal Harbimiz, Yunanlıların ise çük Asya Bozgunu dedikleri savaş sonrası 1922’de askeri mahkemede idam ile yargılanmış, ancak İngilizlerin araya girmesi ile kurşuna dizilmek yerine Fransa’ya sürgüne gönderilmişlerdi. Henüz bebek olan Philip, bu yolculuğu gemide bir portakal sandığı içinde yapmıştı. Nereden nereye, insan ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.

Yıllarca Fransa’da kalan aile, Philip ancak 7 yaşında iken İngiltere’ye gelir. Annesi aynı dönemde psikiyatrik bir hastalık ile akıl hastanesine yatırılır ve bundan sonra annesi ile ilişkisi azalacaktır. Philip, 1933 yılında, Güney Almanya’da eğitimci Kurt Hahn tarafından kurulan Schule Salem yatılı okuluna gönderilir. Ancak birkaç ay sonra Yahudi olan Hahn Nazi zulmünden kaçarak İskoçya’ya gider ve orada Gordonstoun okulunu açar. Philip de Almanya’da iki dönem okuduktan sonra Gordonstoun’a yatılı olarak transfer olur. 18 yaşında donanmaya giren Philip İkinci Dünya Savaşı’na katılır, o sıralarda Elizabeth ile tanışır, birbirlerini sevdiklerini anladıktan sonra Philip, Yunan vatandaşlığından İngiliz vatandaşlığına geçer ve annesinin kızlık soyadı olan Mountbatten ismini alır. Yaşamı bundan sonra eşinin gölgesinde geçecektir. Bu çiftin 4 çocuğu olur. En büyükleri, bugün Veliaht Prens olarak bilinen Prens Charles’tir. II. Elizabeth 6 Şubat 1952’de babası Kral VI. George’un ölümünden sonra tahta geçer. Resmi olarak taç giyme tarihi 2 Haziran 1953’tür.

Şimdi biz tekrar hikayenin başına Yunanistan’a dönelim, çünkü bizleri ilgilendiren kısım oradadır.

Philip’in babası Prens Andrew Sakarya Savaşında

Philip’in dedesi olan I.Georgios aslında Kopenhag’da doğan bir Danimarka prensidir. 1845 yılında doğmuş ve 17 yaşında iken Yunan tahtına çıkmıştır. Avrupa hanedanlarının hepsi büyük bir aile olarak gerektiğinde, aralarında bu tür mecburi görevlendirmeler çıkarmışlardır. İngiliz, Fransız ve Rus yönetimleri bu görevlendirmeyi onaylar. Osmanlı Hanedanı hiçbir zaman bu Avrupa hanedanlar kulübü üyesi olmamıştır. Kral, 18 Mart 1913 tarihinde Selanik’te bir suikast neticesi ölünce en büyük oğlu olan Konstantin tahta çıkar.

Konstantin’in 7 kardeşi vardır, en küçüğün bir büyüğü olan Andrew (ya da Yunan ismi Andreas) orduda subaydır. Balkan Savaşlarına aktif olarak katılmış, Osmanlı ordusuna karşı mücadele etmiştir. İşte 1921 yılında, Yunan Kralı Konstantin’in küçük kardeşi Andrew Kolordu komutanı olarak, Yunan İşgal Ordusu komutanı Korgeneral Anastasios Papoulas’ın emrinde Sakarya Meydan Muharebesine katılır. Sakarya, Ankara hükümetinin iki İnönü Savaşında Yunan ordusunu durdurduktan sonra, düzenli Yunan ordusunu yendiği tarihi bir zaferdir. Kuvvayyı Milliye bütün dünyanın gözleri önünde rüştünü ispat etmiştir. İngilizlerin desteklediği düzenli Yunan ordusu, başıbozuk teröristler denilen Millici Ankara ordusundan çok ciddi silleler yemiştir. Sakarya Meydan Muharebesinde Prens Andrew, başkomutan Papoulas’ın emrini dinlemeyerek kolordusunu Güzelcekale’ye kaydırır. Böylece Yunan ordusu bölünecek ve Mustafa Kemal Paşa Andrew’ün kolordusuna Yunanlıların Kale Groton Felaketi dedikleri müthiş bir darbe vuracak ve büyük zayiat verdirecektir. Böylelikle Yunan ordusu Sakarya nehrinin batısına çekilmek zorunda kalacaktır.

Philip’in babası Andrew, bu işgal süresince Anadolu’dan kaçana kadar acımasızlığı ile bilinecektir. Üç bin kişilik özel gestapo benzeri kolordusunun halk arasındaki ismi Şeytan Taburu’dur. İşgal ettikleri her yeri yakmakta, işkence ve kadınlara tecavüz etmektedirler. Kamyonlarında gazyağı ve dinamit taşıyorlar, çıkardıkları yangınların daha çabuk yayılması için tulumba kullanıyorlardı. Prens Andrew çoğu zaman bizzat askerlerinin başındadır. Amaçları işgal ettikleri bölgedeki Türk ahaliyi oradan boşaltmaktır. Bugün keşke Yunan kazansaydı diyecek kadar hain olanların ne yazık ki baş tacı edildiği bir dönemde yaşarken tarihin bu yaşanmışlıklarını bilmek ve unutmamak gerekir. Neticede Kocatepe’den başlayan Büyük Taarruz’ da yenilip Yunanistan’a dönünce Andrew de bir çok subay gibi vatan haini ilan edilerek tutuklanacaktır.

Peki Yunanlılan esas planları neydi?

Kendilerine göre 25 Mart 1821’de Osmanlılara karşı başlatılan ayaklanmayı bir bağımsızlık miladı olarak gören Yunanlılar bu tarihte ayrı bir ulus devlet olduklarını kabul etmelerine karşın, bağımsızlıkları aslında 1830 tarihinde resmiyet kazanmıştı. 15 Mayıs 1919’da İzmir’den Anadolu’ya çıktıklarında kabaca 1921’e kadar Ankara’yı ele geçirip 100.kuruluş yıllarını orada kutlamayı düşünüyorlardı. Ama evdeki hesap çarşıya uymayacak, karşılarına Mustafa Kemal Paşa liderliğinde Türk Ordusu çıkacaktır. Ancak Yunanlı sağcılar bu tür megali idea düşüncelerini hep akıllarının bir köşesinde tutmaktadır. Bu yılki 25 Mart 2021 Bağımsızlık Günlerini yani 200.Yıldönümlerini çok önemli ve anlamlı konukları olan İngiltere Veliahttı Prens Charles ile kutladılar. İçlerinden tarih tekerrürden ibarettir düşüncesi geçirip geçirmediklerini bilemem ama İngiliz destekli ekip hep aynıdır. Kıbrıs’ta vefat eden Nakşibendi tarikatı Şeyhi Nazım Kıbrısi aracılığıyla basında sık sık gizli Müslüman(!) olduğu pompalanan Prens Charles da üzerine düşen rolü oynamaktadır.

Dönelim gene Anadolu’nun işgal günlerine, Eskişehir işgalinden sonra Polatlı’nın bazı köylerine kadar gelen Yunan ordusunun başındaki Kral Konstantin, oğlu Veliaht George’u da yanında getirmiştir. Veliaht, Kral babası ordunun başında Ankara’ya girerken, babasının yanında olacaktır. Yine hanedandan bir diğer prens olan Kral’ın kardeşi Andrew de bu fotoğraftadır. Prens Andrew’ün komutasındaki 2.Kolordunun Ankara’ya ilk giren birlik olması için özel planlar yapılmaktaydı. Hazırlanan Yunan hayali senaryosu kabaca buydur. Böylelikle hanedan ülkede büyük bir prestije kavuşacak ve yükselen demokrat ve sol kesimin de önü kesilecekti. Ancak olaylar hiç de umduklarıgibi gelişmez. İşgalin başlarında Ege’de ilerlerken karşılarında düzenli bir ordu göremeyen Yunanlılar İnönü ve Sakarya’da şaşırırlar. Bu arada efeler ve Kuvvacı yöresel direnişçiler bir tür gerilla savaşı ile Yunanlıları yıpratmaktadır. Neticede bu işgalden kaçanlar canlarını ancak kurtaracaktır. İşte bugün bizlerin Galler Prensi olarak bildiğimiz İngiltere Veliahttı Charles, aslında İstiklal Harbimiz esnasında Anadolu’daki masum sivil insanlara çeşitli kötü muameleler yaparak insanlık ve savaş suçu işleyen berbat Prens Andreas’ın torunudur. Tabii ki dedesinin suçu kendisine mal edilemez. Ama böyle bir ailesi olduğu da bilinmelidir.

Yunanistan’ın 100.kuruluş yıldönümünü Ankara’da kutlayamayanlar, 200. Yıldönümlerinde kendilerine destek veren Prens Charles ile yetinmek zorunda kalmıştır.

 

Prof.Dr.Ali Fuat KALYONCU

Visits: 255

Lütfen Beğeninizi Paylaşarak Bize Destek Olunuz
Sosyal Medyada Paylaşın: